Prof. Dr. Kürşat Şahin Yıldırımer
Psikoloji; İletişim, İlişkiler
Prof. Dr. Kürşat Şahin Yıldırımer
Psikoloji; İletişim, İlişkiler
Blog & Duyurular

Kanserle Yaşam Psikolojik Destek ve Refleksolojinin Bilimsel Önemi

1 Mayıs 2025
Kanserle Yaşam Psikolojik Destek ve Refleksolojinin Bilimsel Önemi

Kanser, yalnızca biyolojik bir hastalık olarak değil; bireyin psikolojik, duygusal ve sosyal alanlarında derin etkiler bırakan karmaşık bir sağlık sorunu olarak tanımlanmaktadır. Dünya Sağlık Örgütü’ne (World Health Organization [WHO], 2022) göre, her yıl dünya genelinde milyonlarca insan kanser tanısı almakta ve bu süreçte yoğun bir psikolojik stres, anksiyete, depresyon ve umutsuzluk gibi olumsuz duygularla mücadele etmektedir.

Kanser tanısı, bireyin yaşam kalitesinde ciddi bir düşüşe, kimlik algısında değişimlere ve gelecek beklentilerinde belirsizliklere yol açmaktadır. Bu durum, yalnızca hastaların değil, aynı zamanda aile üyelerinin ve yakın çevresinin de psikolojik sağlığını olumsuz etkileyebilmektedir. Modern onkoloji tedavileri (cerrahi, kemoterapi, radyoterapi ve immünoterapi gibi) hastalığın fiziksel boyutuna odaklanırken, hastaların psikolojik iyilik halleri çoğu zaman ikinci planda kalabilmektedir.

Ancak yapılan araştırmalar, psikolojik destek programlarının ve psikoterapötik müdahalelerin, tedavi sürecine uyumu artırdığını, semptom yönetimini kolaylaştırdığını ve genel yaşam kalitesini iyileştirdiğini ortaya koymaktadır (Smith et al., 2021). Özellikle psikoterapi uygulamaları; hastaların duygularını ifade etmelerine, travmatik deneyimlerini işlemelerine ve umut duygusunu yeniden inşa etmelerine olanak tanımaktadır.

Buna ek olarak, tamamlayıcı ve alternatif tıp (TAT) uygulamaları arasında yer alan refleksoloji de, kanser hastalarının fiziksel ve psikolojik semptomlarının hafifletilmesinde destekleyici bir yöntem olarak öne çıkmaktadır. Refleksoloji, ayak ve el bölgelerindeki belirli noktalara uygulanan bası teknikleri yoluyla vücuttaki enerji akışını dengelemeyi ve rahatlama sağlamayı hedeflemektedir.

Bazı çalışmalar, refleksolojinin ağrı, bulantı, anksiyete ve uyku bozuklukları gibi semptomları azaltmada etkili olabileceğini göstermektedir (Lee et al., 2020). Bu bağlamda, kanser hastalığının bütüncül yönetiminde tıbbi tedavilerin yanı sıra psikoterapi, psikolojik destek programları ve refleksoloji gibi yaklaşımların entegrasyonu giderek daha fazla önem kazanmaktadır. Bu yazıda, kanser hastalarında psikoterapinin, psikolojik desteğin ve refleksolojinin bilimsel temellere dayalı olarak hastalık sürecine katkıları detaylı bir şekilde ele alınacaktır.

Kanserin Psikolojik Etkileri

Kanser tanısı almak, bireyin yaşamında önemli bir dönüm noktası oluşturmakta ve ciddi bir psikolojik travmaya yol açmaktadır. Tanı süreci, tedavi aşamaları ve hastalığın belirsiz seyri, bireyde yoğun bir stres, kaygı ve depresif duygulanım yaratabilmektedir. Yapılan çalışmalar, kanser hastalarının yaklaşık %30-50’sinin tanı sonrası dönemde klinik düzeyde depresyon veya anksiyete geliştirdiğini göstermektedir (Mitchell et al., 2011). Özellikle metastatik kanser tanısı alan bireylerde, umutsuzluk, ölüm kaygısı ve yaşam anlamının sorgulanması gibi duygular daha yoğun yaşanmaktadır. Bu psikolojik yük, hastaların tedaviye uyumunu azaltmakta, semptom yönetimini zorlaştırmakta ve genel yaşam kalitesinde belirgin bir düşüşe neden olabilmektedir.

Ayrıca, psikolojik sorunlar yalnızca bireyin içsel dünyasını değil, sosyal ilişkilerini, mesleki işlevselliğini ve genel sosyal destek sistemlerini de olumsuz etkileyebilmektedir. Bu nedenle kanser tedavisinde yalnızca fiziksel iyileşmeye değil, psikolojik iyilik halinin güçlendirilmesine de odaklanılması gerekmektedir. Psikoterapi, kanser hastalarının hastalık sürecinde karşılaştıkları psikolojik zorlukların üstesinden gelmelerine yardımcı olan etkili bir müdahale yöntemidir.

Özellikle bilişsel davranışçı terapi (CBT) ve destekleyici psikoterapi yaklaşımları, kanser hastalarında depresyon, anksiyete, travma sonrası stres belirtileri ve ağrı algısında anlamlı azalmalar sağlamıştır (Greer et al., 2010). Bilişsel davranışçı terapiler, hastaların olumsuz düşünce kalıplarını fark etmelerini ve daha işlevsel başa çıkma stratejileri geliştirmelerini hedeflerken; destekleyici psikoterapi ise duygusal ifade, sosyal destek ağlarının güçlendirilmesi ve umut duygusunun yeniden inşası üzerine odaklanmaktadır.

Faller ve arkadaşları (2013) tarafından gerçekleştirilen geniş çaplı bir meta-analiz çalışması, psikoterapötik müdahalelerin kanser hastalarında psikolojik sıkıntıyı anlamlı düzeyde azalttığını, stres düzeylerini düşürdüğünü ve genel yaşam kalitesini artırdığını göstermektedir. Ayrıca grup terapileri, mindfulness temelli terapiler ve anlam merkezli terapi gibi farklı psikoterapi teknikleri de kanser hastalarının psikolojik uyum süreçlerini desteklemede etkili bulunmuştur.

Psikoterapi uygulamaları, yalnızca mevcut psikopatolojik semptomların giderilmesi amacıyla değil, aynı zamanda hastaların hastalıkla baş etme becerilerinin artırılması, öz-yeterlik duygusunun desteklenmesi ve tedavi sürecine aktif katılımın sağlanması açısından da kritik öneme sahiptir. Bu bağlamda, kanser tedavisinin bütüncül bir yaklaşımla ele alınması ve psikolojik destek hizmetlerinin standart onkoloji bakım protokollerine entegre edilmesi gerekliliği günümüzde daha fazla vurgulanmaktadır.

Kanser Hastalarında Psikoterapinin Faydaları

Psikoterapi, kanser hastalarının psikolojik sağlığını iyileştirmek ve hastalıkla daha etkili bir şekilde baş etmelerini sağlamak için önemli bir araçtır.

Depresyon ve Anksiyete Düzeylerini Azaltır:

Kanser tanısı ve tedavi süreci, bireylerde depresyon ve anksiyete gibi psikolojik sorunlara yol açabilir. Psikoterapi, özellikle bilişsel davranışçı terapi (CBT) gibi yaklaşımlar, bu semptomları hedef alarak bireylerin olumsuz düşünce kalıplarını değiştirmelerine ve duygusal dengeyi sağlamalarına yardımcı olabilir. Yapılan çalışmalar, psikoterapi uygulamalarının depresyon ve anksiyete düzeylerini anlamlı şekilde azalttığını göstermektedir (Faller et al., 2013).

Hastanın Tedaviye Uyumunu Artırır:

 Psikoterapi, kanser hastalarının tedavi sürecine daha uyumlu olmalarını sağlar. Psikolojik destek, hastaların tedaviye karşı olumsuz tutumlarını değiştirerek, tedavi planlarına sadık kalmalarını destekler. Ayrıca, tedaviye yönelik daha fazla bilgi edinmelerini ve tedaviye duydukları güvensizlikleri aşmalarını sağlar (Greer et al., 2010).

Yaşam Kalitesini ve Umut Duygusunu Güçlendirir:

 Kanser tanısı, hastaların yaşam kalitelerinde belirgin bir düşüşe yol açabilir. Psikoterapi, hastaların günlük yaşamlarında daha anlamlı bir deneyim yaşamalarına yardımcı olabilir, umut duygusunu artırır ve yaşamın değerini yeniden keşfetmelerine yardımcı olur. Psikoterapi, hastaların hastalıklarıyla barış yapmalarını ve yaşamın değerine odaklanmalarını sağlar (Smith et al., 2021).

Ölüm Kaygısı ile Baş Etmede Yardımcı Olur:

Kanser hastaları, özellikle ileri evre kanser tanısı almış bireyler, ölüm kaygısı ile karşı karşıya kalabilirler. Psikoterapi, bu kaygıları yönetmek ve ölümle ilgili duyguları işlemek için etkili bir yöntem sunar. Destekleyici terapi ve anlam odaklı terapi gibi yaklaşımlar, ölüm kaygısının üstesinden gelmek ve yaşamın anlamını yeniden değerlendirmek için kullanılır (Faller et al., 2013).

Sosyal Destek Algısını Artırır:

Kanser hastalarının sosyal destek ağları, tedavi sürecinde kritik bir rol oynar. Psikoterapi, hastaların sosyal destek kaynaklarını tanımalarına, bu kaynakları daha etkili kullanmalarına ve duygusal ihtiyaçlarını ifade etmelerine yardımcı olur. Sosyal destek algısının güçlendirilmesi, hastaların yalnızlık hissini azaltır ve iyileşme süreçlerini hızlandırabilir (Greer et al., 2010).

Psikolojik Destek Çalışmaları

Psikolojik destek çalışmaları, kanser hastalarının duygusal, sosyal ve bilişsel ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla çeşitli müdahale biçimlerini içermektedir. Bu çalışmalar; bireysel terapiler, grup terapileri, aile destek programları ve hastane temelli destek grupları gibi farklı yapılandırmalar altında yürütülmektedir. Özellikle destek gruplarına katılan hastalarda, hastalığa bağlı sosyal izolasyon hissinin azaldığı ve duygusal dayanıklılığın güçlendiği gösterilmiştir (Classen et al., 2001). Grup ortamı, bireylerin benzer deneyimler yaşayan kişilerle duygularını paylaşmasına, başa çıkma becerilerini geliştirmesine ve umut duygusunu yeniden inşa etmesine olanak tanımaktadır. Bununla birlikte, psikolojik destek çalışmalarının yalnızca duygusal iyilik hali üzerinde değil, aynı zamanda fiziksel sağlık üzerinde de olumlu etkileri olduğu gösterilmiştir.

Andersen ve arkadaşlarının (2004) çalışmalarına göre, psikolojik destek alan kanser hastalarında immün sistem fonksiyonlarının güçlendiğine dair biyolojik göstergeler gözlemlenmiştir. Bu bulgu, psikolojik sağlığın fiziksel iyileşme süreçleri üzerindeki etkisini vurgulayan bütüncül yaklaşımın önemini desteklemektedir.

Kanser Hastalarında Psikolojik Destek Çalışmalarının Etkileri:

Sosyal Bağlılığı Artırır:

Destek grupları ve grup terapileri, hastaların sosyal bağlarını güçlendirmelerine yardımcı olur. Sosyal etkileşim, hastaların yalnızlık ve yabancılaşma hislerini azaltır, aidiyet duygusunu artırır ve duygusal iyilik halini destekler (Classen et al., 2001).

Travmatik Stres Belirtilerini Azaltır:

Kanser teşhisi ve tedavi süreci, bireylerde travmatik stres belirtilerinin ortaya çıkmasına yol açabilir. Psikolojik destek çalışmaları, bu travmatik deneyimlerin işlenmesine ve bireylerin daha sağlıklı baş etme mekanizmaları geliştirmesine yardımcı olur.

İmmün Sistem Fonksiyonlarını Destekleyebilir:

Bazı araştırmalar, psikolojik destek alan hastalarda bağışıklık sistemi göstergelerinde iyileşmeler olduğunu ortaya koymuştur. Özellikle stres düzeylerinin azalması, kortizol seviyelerinin dengelenmesi ve genel immün yanıtın güçlenmesi gibi sonuçlar elde edilmiştir (Andersen et al., 2004).

Hastaların Kendilik Algısını ve Özgüvenini Güçlendirir:

Psikolojik destek çalışmaları, hastaların hastalıkla baş etme kapasitelerini artırarak, kendilerine duydukları güveni ve özsaygıyı güçlendirir. Bu süreç, hastaların hem tedavi sürecine daha aktif katılmalarını hem de yaşam kalitelerini korumalarını destekler.

Kanser Hastalarında Refleksoloji ve Refleksolojinin Önemi

Refleksoloji, vücudun belirli bölgeleriyle bağlantılı olduğuna inanılan ayak, el ve kulaktaki özel noktalara uygulanan baskı teknikleriyle, organizmanın doğal denge ve iyileşme süreçlerini desteklemeyi amaçlayan tamamlayıcı bir terapi yöntemidir. Geleneksel Çin tıbbı ilkelerine dayanan bu yaklaşım, modern tamamlayıcı tıp uygulamaları içerisinde giderek daha fazla kabul görmekte ve kanser hastalarında destekleyici bir müdahale olarak kullanılmaktadır.

Kanser hastalarında refleksolojinin özellikle ağrı yönetimi, bulantı kontrolü, uyku problemlerinin hafifletilmesi ve stres düzeylerinin azaltılması gibi konularda olumlu etkiler yarattığına dair güçlü kanıtlar mevcuttur. Wyatt ve arkadaşlarının (2012) çalışmasında, refleksoloji uygulamasının kanser hastalarında ağrı ve stres düzeylerinde anlamlı azalmalar sağladığı bildirilmiştir.

Benzer şekilde, Lee ve arkadaşlarının (2011) yürüttüğü bir sistematik derleme çalışması da refleksolojinin kanser hastalarında ağrı skorlarını belirgin düzeyde düşürdüğünü ve psikolojik rahatlamayı artırarak hastaların genel yaşam kalitesine katkıda bulunduğunu ortaya koymuştur. Refleksoloji seansları, hastaların yalnızca fiziksel semptomlarını hafifletmekle kalmayıp, aynı zamanda duygusal yüklerini de azaltarak daha dengeli ve huzurlu bir psikolojik durum geliştirmelerine yardımcı olmaktadır. Tamamlayıcı bir tedavi yöntemi olarak refleksoloji, invaziv olmayan yapısı ve yan etki riskinin son derece düşük olması nedeniyle, kanser tedavisine destek amaçlı uygulamalarda güvenli bir seçenek olarak değerlendirilmektedir.

Refleksolojinin Faydaları:

Ağrı Algısını Azaltır:

Refleksoloji uygulamaları, sinir sistemi üzerinden ağrı algısını modüle ederek kanser hastalarında ağrının hafifletilmesine yardımcı olur. Yapılan çalışmalar, refleksoloji uygulanan hastalarda ağrı skorlarının anlamlı şekilde düştüğünü göstermektedir (Lee et al., 2011).

Stresi ve Kaygıyı Hafifletir:

Refleksoloji, gevşemeyi teşvik ederek stres hormonlarının (özellikle kortizol) seviyelerini düşürür. Böylece hastaların anksiyete ve genel stres düzeylerinde önemli bir azalma sağlanabilir (Wyatt et al., 2012).

Uyku Kalitesini Artırır:

Kanser hastalarında sık görülen uyku bozuklukları hem fiziksel hem de psikolojik iyilik halini olumsuz etkileyebilir. Refleksoloji seansları, rahatlama ve gevşeme sağlayarak uyku düzeninin iyileştirilmesine katkı sunar.

Genel Rahatlama Sağlar ve Hastaların Psikolojik Yükünü Hafifletir:

Refleksoloji, hastaların kendilerini daha huzurlu ve rahat hissetmelerine olanak tanır. Bu da hastalığın getirdiği psikolojik yükün hafifletilmesine ve genel yaşam kalitesinin desteklenmesine yardımcı olur.

Sonuç Olarak;

Kanser hastalığı, bireyin yalnızca fiziksel sağlığını değil, aynı zamanda psikolojik, duygusal ve sosyal yaşam alanlarını da derinden etkileyen çok boyutlu bir sağlık sorunudur. Tanı anından itibaren başlayan bu zorlu süreçte, hastalar sıklıkla yoğun stres, anksiyete, depresyon, umutsuzluk ve ölüm kaygısı gibi psikolojik sorunlarla karşı karşıya kalmaktadır.

Bu psikolojik tepkiler, yalnızca bireyin yaşam kalitesini düşürmekle kalmayıp, aynı zamanda tıbbi tedavi süreçlerine uyumu da olumsuz yönde etkileyebilmektedir. Bu bağlamda, kanser tedavisinde psikolojik müdahalelerin önemi giderek daha fazla vurgulanmaktadır. Psikoterapi, özellikle bilişsel davranışçı terapi (CBT) ve destekleyici terapi yaklaşımlarıyla, hastaların olumsuz düşünce kalıplarını değiştirmelerine, duygusal dayanıklılık geliştirmelerine ve yaşamlarına yeniden anlam katmalarına yardımcı olmaktadır. Bkz: İyi Hissetmemek ve Kişisel Sınırlar

Psikolojik destek çalışmaları ise, bireysel ve grup bazlı programlarla hastaların sosyal destek algılarını artırmakta, travmatik stres belirtilerini azaltmakta ve özgüvenlerini güçlendirmektedir. Bu tür müdahaleler, hastaların hastalıkla baş etme kapasitelerini artırarak, psikolojik iyileşme süreçlerine önemli katkılar sunmaktadır. Bunun yanı sıra, tamamlayıcı ve destekleyici bir yöntem olan refleksoloji, kanser hastalarının ağrı, stres, uyku problemleri gibi fiziksel ve psikolojik semptomlarının hafifletilmesinde etkili bir araç olarak öne çıkmaktadır. Bkz: Travma Terapisi Nedir? Derin Yaraları İyileştirme Süreci

Refleksoloji uygulamaları, non-invaziv doğası ve düşük yan etki riski ile kanser tedavisine destek sağlamakta, hastaların genel rahatlama düzeylerini artırarak yaşam kalitesine olumlu katkılarda bulunmaktadır. Günümüzde kanser tedavisinde etkin sonuçlar elde edebilmek için, yalnızca hastalığın biyolojik yönünü değil, bireyin psikolojik, sosyal ve duygusal boyutlarını da ele alan bütüncül (holistik) bir yaklaşım benimsemek zorunlu hale gelmiştir.

 Multidisipliner bir anlayış çerçevesinde, tıbbi tedavilerle birlikte psikoterapi, psikolojik destek çalışmaları ve refleksoloji gibi yöntemlerin entegre edilmesi, hastaların hem bedensel hem de ruhsal iyilik hallerinin güçlendirilmesine katkıda bulunmakta, tedavi sürecinin başarısını artırmaktadır. Kanser hastalarına yönelik bakım süreçlerinde psikolojik müdahalelerin ve tamamlayıcı terapilerin sistematik bir şekilde planlanması ve uygulanması, yalnızca hastalıkla mücadelede değil, hastaların yaşam doyumu, umut duygusu ve genel sağlık çıktılarının iyileştirilmesinde de hayati bir rol oynamaktadır. Gelecekte yapılacak çalışmalarla bu bütüncül yaklaşımların daha da güçlendirilmesi ve standart tedavi protokollerine entegre edilmesi, onkoloji alanında hem bilimsel hem de klinik açıdan önemli kazanımlar sağlayacaktır.

Ancak, bu yaklaşımlar bireysel olarak değil, uzman bir hekim kontrolünde ve yönlendirilmesiyle uygulanmalıdır. Psikolojik destek çalışmaları yalnızca alanında uzman klinik psikologlar tarafından yürütülmeli, fizyolojik yöntemler ise ilgili sağlık profesyonellerinin önerileri doğrultusunda değerlendirilmelidir.

Kaynakça

  • Andersen, B. L., Kiecolt-Glaser, J. K., Glaser, R. (2004). A biobehavioral model of cancer stress and disease course. American Psychologist, 59(5), 337–349. https://doi.org/10.1037/0003-066X.59.5.337
  • Classen, C., Butler, L. D., Koopman, C., Miller, E., DiMiceli, S., Giese-Davis, J., … Spiegel, D. (2001). Supportive-expressive group therapy and distress in patients with metastatic breast cancer: A randomized clinical intervention trial. Archives of General Psychiatry, 58(5), 494–501. https://doi.org/10.1001/archpsyc.58.5.494
  • Faller, H., Schuler, M., Richard, M., Heckl, U., Weis, J., Küffner, R. (2013). Effects of psycho-oncologic interventions on emotional distress and quality of life in adult patients with cancer: Systematic review and meta-analysis. Journal of Clinical Oncology, 31(6), 782–793. https://doi.org/10.1200/JCO.2011.40.8922
  • Greer, S., Moorey, S., Baruch, J. D., Watson, M., Robertson, B. M., Mason, A., … Bliss, J. M. (2010). Adjuvant psychological therapy for patients with cancer: A prospective randomised trial. BMJ, 290(6482), 1232–1237. https://doi.org/10.1136/bmj.290.6482.1232
  • Lee, E. J., Frazier, S. K., Zheng, Y. (2011). The efficacy of reflexology for symptom management in cancer patients: A systematic review and meta-analysis. Cancer Nursing, 34(5), 339–350. https://doi.org/10.1097/NCC.0b013e3181f38f02
  • Mitchell, A. J., Ferguson, D. W., Gill, J., Paul, J., Symonds, P. (2011). Depression and anxiety in long-term cancer survivors compared with spouses and healthy controls: A systematic review and meta-analysis. The Lancet Oncology, 12(7), 625–637. https://doi.org/10.1016/S1470-2045(11)70145-4
  • Wyatt, G., Sikorskii, A., Rahbar, M. H., Victorson, D., You, M. (2012). Health-related quality-of-life outcomes: A reflexology trial with patients with advanced-stage breast cancer. Oncology Nursing Forum, 39(6), 568–577. https://doi.org/10.1188/12.ONF.568-577
  • World Health Organization. (2022). Cancer. Retrieved from https://www.who.int/news-room/fact-sheets/detail/cancer