Prof. Dr. Kürşat Şahin Yıldırımer
Psikoloji; İletişim, İlişkiler
Prof. Dr. Kürşat Şahin Yıldırımer
Psikoloji; İletişim, İlişkiler
Blog & Duyurular

Gençlerde Gelecek Kaygısı ve Sebepleri

12 Ocak 2025
Gençlerde Gelecek Kaygısı ve Sebepleri

Gençlerde gelecek kaygısı, özellikle gençler arasında yaygın bir fenomen olarak günümüz dünyasında giderek daha fazla dikkat çekmektedir. Bu kaygı, bireylerin gelecekteki belirsizliklerle ilgili yaşadığı endişelerden kaynaklanmakta ve onların hem bireysel hem de toplumsal düzeydeki potansiyellerini sınırlamaktadır. Eğitimden istihdama, ekonomik koşullardan küresel sorunlara kadar birçok faktör, bu kaygının artmasına zemin hazırlamaktadır. Genç bireyler, içinde bulundukları çağın getirdiği hızlı değişimler ve karmaşık yapılar karşısında zaman zaman yetersiz hissedebilirler. Özellikle teknolojinin baş döndürücü bir hızla ilerlemesi, bilgiye erişimin kolaylaşması ancak aynı oranda bilginin karmaşık hale gelmesi gençlerin zihinsel yükünü artırmaktadır. Toplumsal beklentiler, aile baskısı, başarı odaklı eğitim sistemleri ve sosyal medya gibi etkenler, gençlerin gelecekle ilgili düşüncelerini şekillendirmekte ve çoğu zaman bu düşüncelerin kaygıya evrilmesine sebep olmaktadır.

Gençlerde Gelecek Kaygısının Dinamikleri

Gençlerdeki gelecek kaygısının nedenlerini anlamak için dört önemli sorun öne çıkmaktadır. Her biri, gençlerin hem iç dünyalarını hem de çevresel koşulları etkileyerek onları psikolojik bir baskı altına almaktadır. Eğitim ve iş beklentilerinden toplumsal düzene kadar birçok alanda hissedilen bu baskı, bireyin karar alma süreçlerini ve kendine olan güvenini doğrudan etkilemektedir.

1. Eğitim ve İstihdam Beklentileri

Eğitim sistemindeki rekabetçi yapı ve işsizlik oranlarının artışı, gençleri ciddi bir baskı altına almaktadır. İyi bir üniversiteye girebilme ve ardından istikrarlı bir işe sahip olma süreci, gençler için sürekli bir stres kaynağı haline gelmiştir. Üniversite sınavları, mezuniyet sonrası iş bulma çabası, kariyer planlaması gibi konular, gençlerin zihninde büyük bir yük oluşturmaktadır. Ayrıca, sadece iş bulmak değil, o işte tatmin olabilmek ve gelişim fırsatlarına sahip olmak da kaygı unsurları arasında yer almaktadır. Günümüzde birçok genç, eğitim aldığı alanda çalışamama ihtimaliyle karşı karşıya kalmakta ve bu durum onların motivasyonunu düşürmektedir. Aynı zamanda iş güvencesinin azaldığı, kısa süreli sözleşmelerin yaygınlaştığı ve maaşların yaşam maliyetlerine yetişemediği bir ortamda gençler için istikrarlı bir gelecek tahayyülü zorlaşmaktadır.

2. Ekonomik Zorluklar

Küresel ve yerel ekonomik dalgalanmalar, gençlerin finansal bağımsızlığa ulaşmasını zorlaştırmaktadır. Artan yaşam maliyetleri ve barınma sorunları, gelecek kaygısını derinleştiren unsurlar arasında yer almaktadır. Kira fiyatlarının hızla artması, ev sahibi olmanın zorlaşması, temel gıda ve enerji gibi harcamaların bireyin gelirini aşması gençlerin ekonomik anlamda ayakta kalmasını güçleştirmektedir. Bu durum, eğitimlerini tamamlamış bireylerin bile ailelerine ekonomik olarak bağımlı kalmasına neden olmakta ve bireysel özgürlüğü sınırlamaktadır. Aynı zamanda girişimcilik gibi alternatif yollar da yüksek riskler içerdiği için gençler için cazip görünmeyebilir. Bu ekonomik tablo karşısında gelecek planları yapan gençler, uzun vadeli hedeflerini sürekli ertelemek zorunda kalabilirler. Bu ertelemeler zamanla umutsuzluk hissine ve motivasyon kaybına dönüşebilir.

3. Sosyal Medya ve Dijital Çağ

Dijital platformlarda oluşturulan ideal yaşam algısı, gençler üzerinde yetersizlik ve başarısızlık hissini tetiklemektedir. Bu durum, bireylerin kendilerini sürekli bir karşılaştırma içinde bulmalarına ve özgüven kaybı yaşamalarına neden olmaktadır. Sosyal medyada paylaşılan başarı hikayeleri, lüks yaşam tarzları, estetik görünümler gençlerin kendi hayatlarını değersiz hissetmesine yol açabilir. Sürekli olarak bir şeyleri kaçırıyormuş hissi, bireylerin mevcut durumlarına odaklanmalarını zorlaştırır. Bu da yalnızca duygusal değil, zihinsel anlamda da bir dağılmaya neden olur. Ayrıca sosyal medya üzerinden gelen eleştiriler veya beğeni sayılarının düşük olması gibi etkenler de bireylerin öz saygılarını zedeleyebilir. Kendini sürekli ispat etmek zorunda hissetmek, bireyin gerçek potansiyelini ortaya koymasını engelleyebilir. Zamanla sosyal medyada geçirilen sürenin artması, bireyin gerçek dünyadan kopmasına ve yalnızlaşmasına neden olabilir.

4. Küresel Belirsizlikler

İklim değişikliği, pandemi sonrası dünya düzeni ve jeopolitik gerilimler gibi küresel ölçekli sorunlar, gençlerin geleceğe dair umutlarını azaltmaktadır. Bu sorunların gençler üzerinde yarattığı baskı, bireylerin geleceklerine dair olumlu bir vizyon geliştirmesini zorlaştırmaktadır. Özellikle iklim krizinin gençler üzerinde oluşturduğu ekolojik kaygı, onların dünya geleceği konusunda karamsar bir bakış açısı geliştirmelerine neden olabilmektedir. Aynı zamanda savaşlar, göç krizleri, siyasi istikrarsızlıklar gibi konular da gençlerin güven duygusunu zedelemekte ve geleceklerini güvende hissetmemelerine yol açmaktadır. Bu belirsizlikler, bireyin uzun vadeli planlar yapmasını engellediği gibi sürekli değişen dünya düzenine ayak uydurma çabasını da zorlaştırmaktadır. Tüm bu faktörler, gençlerin duygusal dayanıklılığını zorlamakta ve psikolojik olarak yıpranmalarına neden olabilmektedir.

Gelecek Kaygısının Bireysel ve Toplumsal Etkileri

Gençlerde gelecek kaygısı, bireylerin psikolojik ve sosyal yaşamlarında çeşitli olumsuz sonuçlara yol açmaktadır. Bu etkiler, sadece bireysel düzeyde kalmayıp toplumsal dinamikleri de etkilemektedir. Özellikle genç nüfusun kaygı düzeyinin artması, ekonomik verimlilikten toplumsal bağlılığa kadar birçok alanda olumsuzluklara neden olabilir.

  • Psikolojik Sağlık: Anksiyete, depresyon ve tükenmişlik sendromu gibi sorunlar yaygın hale gelmektedir. Sürekli belirsizlik ortamında yaşamak, bireyin duygusal dengesini bozabilir ve uzun vadede ruhsal bozukluklara neden olabilir. Uyku problemleri, panik ataklar, odaklanma sorunları gibi semptomlar sıklıkla görülmektedir. Özellikle tedavi edilmeyen kaygı bozuklukları zamanla daha derin psikolojik sorunlara dönüşebilir. Genç bireylerin bu süreçte profesyonel destek alması önem taşır.
  • Karar Verme Süreçleri: Belirsizlikler, gençlerin hayati kararlar almasını zorlaştırarak kararsızlık ve erteleme davranışına yol açmaktadır. Eğitim seçiminden kariyer planlamasına kadar birçok alanda yaşanan bu kararsızlıklar, bireyin kendi potansiyelini gerçekleştirmesini engelleyebilir. Sürekli bir yanlış karar verme korkusu, bireyleri eylemsizliğe sürükleyebilir.
  • Toplumsal Bağlılık: Kaygı düzeyi yüksek bireyler, topluma ve sosyal ilişkilere olan bağlılıklarını zayıflatabilmektedir. Sosyal izolasyon, yalnızlık hissi ve aidiyet duygusunun azalması, bireylerin toplumsal hayattan uzaklaşmasına neden olabilir. Bu da uzun vadede toplumsal uyumun zayıflamasına ve sosyal çözülmelere yol açabilir.

Gençlerde Gelecek Kaygısını Azaltmak İçin Çözümler

Gençlerde gelecek kaygısının azaltılması, bireysel, kurumsal ve toplumsal düzeyde iş birliğini gerektirir. Gençlerin psikolojik dayanıklılıklarını artırmak, umut duygularını desteklemek ve onları daha güçlü kılmak için çeşitli stratejiler geliştirilmelidir.

1. Psikolojik Destek Mekanizmaları

Eğitim kurumları ve iş yerlerinde gençlere yönelik rehberlik ve psikolojik danışmanlık hizmetleri yaygınlaştırılmalıdır. Bu, gençlerin duygusal dayanıklılık geliştirmelerine yardımcı olabilir. Ayrıca bu tür hizmetlerin erişilebilirliği artırılmalı ve damgalanma korkusu ortadan kaldırılmalıdır. Psikolojik destek, yalnızca kriz anlarında değil, önleyici bir yaklaşım olarak da sunulmalıdır.

2. Eğitim ve İstihdam Politikaları

Daha kapsayıcı ve sürdürülebilir eğitim sistemleri ile gençlerin iş gücü piyasasına girişleri kolaylaştırılmalıdır. Staj programları ve girişimcilik destekleri, gençlere gelecek konusunda umut aşılayabilir. Uygulamalı eğitim modelleriyle gençlerin deneyim kazanmaları sağlanmalı, üniversite-sonrası belirsizlikler azaltılmalıdır.

3. Aile Desteği

Aileler, gençlere gereksiz baskıdan ziyade destekleyici bir tutum sergileyerek onları motive etmelidir. Güçlü bir aile bağının kaygıyı azaltmada önemli bir rolü vardır. Aile içi iletişim açık olmalı, gençlerin düşüncelerini ifade edebileceği güvenli bir ortam sağlanmalıdır.

4. Farkındalık ve Dayanışma

Toplum genelinde gençlerin sorunlarına yönelik farkındalık artırılmalı ve onların sosyal dayanışma ağlarına erişimi kolaylaştırılmalıdır. Gençlik projeleri ve sosyal etkinlikler, bireylerin yalnızlık hissini azaltabilir. Gençlerin topluma dahil olabilecekleri alanlar oluşturulmalı, gönüllülük ve katılım teşvik edilmelidir.

Sonuç

Gençlerde gelecek kaygısı, sadece bireysel değil toplumsal bir mesele olarak ele alınmalıdır. Bu kaygının azaltılması, gençlerin potansiyellerini daha etkili bir şekilde kullanmalarını ve topluma daha güçlü bir katkı sağlamalarını mümkün kılacaktır. Eğitimden istihdama kadar uzanan tüm süreçlerde, daha umut dolu bir geleceğin inşası için gençlere yönelik kapsayıcı politikalar benimsenmelidir. Unutulmamalıdır ki, gençlerin geleceğe umutla bakabilmesi, bir toplumun sürdürülebilir kalkınmasının ve refahının temel taşlarından biridir. Onlara güvenli, adil ve destekleyici bir gelecek sunmak, sadece gençlerin değil, tüm toplumun yararınadır.

Kaynakça

  • Dünya Gençlik Raporu (2023). Eğitim ve İstihdamda Gençlik Zorlukları.
  • WHO (2022). Gençlerde Ruh Sağlığı ve Kaygı Bozuklukları.
  • OECD (2023). Gençlik ve Ekonomik Politikalar.