Prof. Dr. Kürşat Şahin Yıldırımer
Psikoloji; İletişim, İlişkiler
Prof. Dr. Kürşat Şahin Yıldırımer
Psikoloji; İletişim, İlişkiler
Blog & Duyurular

Şema Terapi Nedir ve Psikoterapideki Yeri 

2 Temmuz 2025
Şema Terapi Nedir ve Psikoterapideki Yeri 

Modern psikoterapi, bireyin yalnızca semptomlarına odaklanmak yerine, onun yaşam boyu gelişen düşünce kalıplarını, duygusal şemalarını ve ilişki örüntülerini anlamaya yönelik bir dönüşüm içerisindedir. Bu dönüşümün en dikkate değer örneklerinden biri Şema Terapi (Schema Therapy). Jeffrey Young tarafından geliştirilen bu model, bilişsel-davranışçı terapiye psikodinamik ve bağlanma kuramı yaklaşımlarını entegre eden bütüncül bir yapı sunar. Özellikle çocukluk döneminde gelişen uyumsuz şemaların yetişkinlikte ortaya çıkan psikopatolojilerin temelini oluşturduğunu savunan bu yaklaşım, uzun süreli duygusal ihtiyaçların karşılanmamasının birey üzerindeki etkilerini anlamaya çalışır.

Şema terapi, borderline kişilik bozukluğu gibi geleneksel yöntemlere dirençli yapılar başta olmak üzere birçok psikolojik sorunun tedavisinde başarılı sonuçlar vermektedir. Bu terapi modeli, bireyin temel inanç sistemine ulaşarak onu kökten dönüştürmeyi hedefler. Dolayısıyla, yüzeydeki sorunlardan çok, o sorunları doğuran “şema”ların keşfi ve yeniden yapılandırılması üzerine kuruludur. Bu yazıda, şema terapinin tarihsel gelişimi, temel kavramları ve etkili olarak kullanıldığı alanlar detaylı şekilde ele alınacaktır.

Şema Terapinin Tanımı ve Tarihsel Gelişimi

Şema terapi, 1990’lı yıllarda Jeffrey E. Young tarafından, geleneksel bilişsel-davranışçı terapilerin yetersiz kaldığı kronik psikolojik bozuklukların tedavisi amacıyla geliştirilmiştir (Young, Klosko & Weishaar, 2003). Terapinin temelinde, bireyin çocukluk ve ergenlik döneminde geliştirdiği “şemalar” – yani kalıcı, geniş çaplı, olumsuz bilişsel ve duygusal örüntüler – yer alır. Bu şemalar, bireyin kendine, diğer insanlara ve dünyaya dair geliştirdiği temel inançları temsil eder ve çoğunlukla çocuklukta karşılanmamış temel duygusal ihtiyaçların bir sonucudur.

Şema terapi; bağlanma kuramı, bilişsel kuram, gestalt terapi, nesne ilişkileri kuramı ve deneyimsel teknikler gibi birçok farklı psikoterapi modelini içinde barındıran entegre bir yaklaşımdır. Bu yönüyle hem teorik hem de pratik olarak zengin ve esnek bir yapı sunar.

Şema Terapide Temel Kavramlar

Şema terapinin dört temel bileşeni bulunmaktadır:

  • Uyumsuz Şemalar: Genellikle çocuklukta gelişen, bireyin yaşamı boyunca kendine dair olumsuz yargılarını sürdüren bilişsel-emosyonel yapılar.
  • Şema Modları: Bireyin belirli bir anda içinde bulunduğu duygusal ve davranışsal durumu ifade eder. Örneğin, “Terk edilmiş çocuk” veya “Cezalandırıcı ebeveyn” gibi.
  • Baş Etme Tepkileri: Şemalara karşı geliştirilen kaçınma, teslim olma veya aşırı telafi etme gibi savunma davranışlarıdır.
  • Temel Duygusal İhtiyaçlar: Güven, özerklik, kabul görme, gerçekçi sınırlar gibi temel ihtiyaçların yeterince karşılanmaması, uyumsuz şemaların temelini oluşturur.

Şema terapi, bireyin bu yapıları fark etmesini, anlamasını ve duygusal düzeyde yeniden yapılandırmasını hedefler. Bu süreçte hem bilişsel yeniden yapılandırma hem de deneyimsel teknikler (örneğin sandalye çalışmaları) yoğun olarak kullanılır (Arntz & Jacob, 2013).

Modern psikoterapi, bireyin yalnızca semptomlarına odaklanmak yerine, onun yaşam boyu gelişen düşünce kalıplarını, duygusal şemalarını ve ilişki örüntülerini anlamaya yönelik bir dönüşüm içerisindedir. Bu dönüşümün en dikkate değer örneklerinden biri Şema Terapidir (Schema Therapy). Jeffrey Young tarafından geliştirilen bu model, bilişsel-davranışçı terapiye psikodinamik ve bağlanma kuramı yaklaşımlarını entegre eden bütüncül bir yapı sunar. Özellikle çocukluk döneminde gelişen uyumsuz şemaların yetişkinlikte ortaya çıkan psikopatolojilerin temelini oluşturduğunu savunan bu yaklaşım, uzun süreli duygusal ihtiyaçların karşılanmamasının birey üzerindeki etkilerini anlamaya çalışır. Şema Terapi Nedir ve Psikoterapideki Yeri 

Etkili Kullanım Alanları

Şema terapi, birçok psikolojik sorunun tedavisinde etkili olduğu bilimsel çalışmalarla desteklenmiştir. Özellikle aşağıdaki alanlarda yaygın ve başarılı biçimde kullanılmaktadır:

  • Kişilik Bozuklukları: Şema terapi, özellikle borderline, narsistik ve obsesif-kompulsif kişilik bozukluğu gibi karmaşık yapılar üzerinde yüksek etkililik göstermiştir (Giesen-Bloo et al., 2006).
  • Yeme Bozuklukları: Anoreksiya ve bulimiya nervoza gibi durumların altında yatan değersizlik ve kontrol temelli şemaların yeniden yapılandırılmasında kullanılır.
  • Travma Sonrası Stres Bozukluğu (TSSB): Travmatik yaşantıların oluşturduğu derin şemalar üzerinde çalışarak bireyin duygusal bütünlüğünü yeniden kazanmasına yardımcı olur.
  • İlişki Sorunları: Terk edilme, aşağılama, duygusal yoksunluk gibi şemalar nedeniyle tekrarlayan ilişki problemleri yaşayan bireylerle yapılan çalışmalarda etkili olmuştur.
  • Kronik Depresyon ve Anksiyete: Semptomların altında yatan “çaresizlik”, “yetersizlik” gibi kalıplaşmış şemaların çözümünde işlevseldir.

Şema Terapi ile Diğer Terapötik Yöntemlerin Entegrasyonu

Şema terapi, EMDR, Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT), Şema Koçluğu ve Bağlanma temelli yaklaşımlar ile entegre edilebilen esnek bir yapıya sahiptir. Bu sayede hem bireysel terapi süreçlerinde hem de grup çalışmalarında etkili biçimde uygulanabilir. Aynı zamanda bazı terapistlerin, travma terapisinde kullanılan EMDR ile şema modlarını birleştirerek güçlü iyileştirici etkiler elde ettiği gösterilmiştir (Van Vreeswijk, Broersen & Nadort, 2014). Bkz: Yaygın Anksiyete Bozukluğu: Belirtileri, Nedenleri ve Başa Çıkma Yolları

Sonuç olarak; 

Şema terapi, psikoterapi dünyasında özellikle kişilik bozukluklarının, kronik duygusal sorunların ve tedaviye dirençli psikopatolojilerin ele alınmasında paradigmatik bir değişimi temsil etmektedir. Geleneksel bilişsel-davranışçı terapilerin sınırlarını aşarak bireyin yaşam öyküsünü, erken dönem ilişkisel deneyimlerini ve temel duygusal ihtiyaçlarını merkeze alan bu model, psikolojik iyileşmeyi yalnızca semptomatik düzeyde değil, yapısal ve kalıcı bir dönüşüm düzeyinde hedeflemektedir. Bkz: EMDR ve Refleksoloji Psikolojik İyileşme Bütüncül Bakış

Şema terapinin en önemli katkılarından biri, bireyin iç dünyasında yıllar boyunca farkında olmadan varlığını sürdüren disfonksiyonel bilişsel-emosyonel yapılara ulaşabilme kapasitesidir. Bu yapılar, yalnızca bireyin kendi benliğiyle kurduğu ilişkiyi değil; aynı zamanda diğer insanlarla olan ilişkilerini, yaşam doyumunu ve stresle başa çıkma biçimlerini de derinden etkiler. Şemalarla yüzleşme, onları yeniden yapılandırma ve bireyin sağlıklı modlarını güçlendirme süreci; uzun soluklu, duygusal açıdan yoğun ama yüksek düzeyde dönüştürücü bir terapi süreci sunar.

Şema terapi, özellikle borderline ve narsistik kişilik yapılanmaları gibi klasik psikoterapötik yaklaşımların sınırlı kaldığı bozukluklarda; deneyimsel teknikler, mod çalışmaları ve bilişsel yeniden yapılandırma stratejileriyle bireyin içsel kaynaklarını mobilize eder. Bu süreçte terapist yalnızca teknik bir müdahaleci değil, aynı zamanda “yeniden ebeveynlik” (limited reparenting) ilkesine dayanan şefkatli, tutarlı ve duygusal olarak güven veren bir figür haline gelir. Bu bağlamda, şema terapinin terapötik ittifak üzerindeki etkisi de klasik modellerden çok daha derin ve kalıcıdır (Young et al., 2003).

Özellikle travma temelli bozukluklar, bağlanma problemleri, kronik depresyon, tekrarlayan ilişki sorunları ve çocukluk çağı ihmal ya da istismarı yaşamış bireylerde etkili sonuçlar vermesi, şema terapinin klinik uygulamalardaki yerini her geçen gün daha da sağlamlaştırmaktadır. Ayrıca, farklı psikoterapi teknikleriyle entegre edilebilir oluşu, yöntemi hem teorik hem de pratik açıdan oldukça esnek ve uygulanabilir kılmaktadır.

Sonuç olarak şema terapi, çağdaş psikoterapinin insan zihni ve davranışını anlama biçiminde derin bir dönüşümü simgelemektedir. Sadece bireyin geçmişiyle yüzleşmesini değil, aynı zamanda geleceğe daha sağlıklı, işlevsel ve duygusal açıdan dengeli bir benlikle yönelmesini sağlayan bu model, psikoterapide hem bilimsel hem insani boyutta önemli bir kilometre taşıdır. Klinik psikoloji alanında çalışan profesyonellerin, özellikle karmaşık ve kökleşmiş psikopatolojilerle çalışan terapistlerin, şema terapiyi hem kuramsal hem de uygulamalı düzeyde içselleştirmeleri günümüz klinik gereklilikleri açısından hayati önem taşımaktadır.

Ancak, bu yaklaşımlar bireysel olarak değil, uzman bir hekim kontrolünde ve yönlendirilmesiyle uygulanmalıdır. Psikolojik destek çalışmaları yalnızca alanında uzmanlaşmış klinik psikologlar tarafından yürütülmeli, fizyolojik yöntemler ise ilgili sağlık profesyonellerinin önerileri doğrultusunda değerlendirilmelidir.

Kaynakça

  • Arntz, A., & Jacob, G. (2013). Schema therapy in practice: An introductory guide to the schema mode approach. Wiley-Blackwell.
  • Giesen-Bloo, J., van Dyck, R., Spinhoven, P., van Tilburg, W., Dirksen, C., van Asselt, T., … & Arntz, A. (2006). Outpatient psychotherapy for borderline personality disorder: Randomized trial of schema-focused therapy vs transference-focused psychotherapy. Archives of General Psychiatry, 63(6), 649-658. https://doi.org/10.1001/archpsyc.63.6.649
  • Van Vreeswijk, M., Broersen, J., & Nadort, M. (2014). The Wiley-Blackwell handbook of schema therapy: Theory, research and practice. Wiley-Blackwell.
  • Young, J. E., Klosko, J. S., & Weishaar, M. E. (2003). Schema therapy: A practitioner’s guide. Guilford Press.