Partnerinle Daha Sağlıklı Konuşmak: İlişki Danışmanlığı ile Öğrenilenler

İçindekiler
- 1. Dinlemek, Gerçekten Dinlemek
- 2. Duyguların Diline Hakim Olmak
- 3. “Sen” Değil, “Ben” Dili Kullanmak
- 4. Çatışmayı Tehdit Değil, Fırsat Görmek
- 5. Beden Dili ve Sessiz Mesajların Gücü
- 6. Geçmiş Yaraları Şimdiki Zamanla Karıştırmamak
- 7. Ortak Bir Dil ve Ritim Yaratmak
- 8. Sessizliği Korkulan Değil, Şifalı Bir Alan Olarak Görmek
- Sonuç: Konuşmayı Öğrenmek, Sevmeyi Öğrenmektir
- Kaynakça
İlişkiler, iki farklı dünyanın ortak bir paydada buluşma çabasıdır. Ancak bu buluşma süreci, zaman zaman yanlış anlamalar, bastırılmış duygular ve öfke patlamalarıyla karmaşık bir hale gelebilir. İlişki danışmanlığına başladığımda, konuşmanın sadece kelimelerden ibaret olmadığını, aynı zamanda duyguların, beden dilinin ve niyetlerin de birer iletişim aracı olduğunu öğreniyor insan. Bu yazıda, danışmanlık sürecinden genel olarak edinilen deneyimleri ve daha sağlıklı bir iletişim kurmanın akademik temellere dayalı yollarını paylaşacağım.
1. Dinlemek, Gerçekten Dinlemek
İlk öğrenilen şey, dinlemenin konuşmaktan daha güçlü bir iletişim biçimi olduğuydu. Çoğumuz partnerimizi dinlerken, aslında ne söyleyeceğimizi planlıyoruz. Oysa “aktif dinleme” dediğimiz süreçte, tüm dikkatimizi karşımızdaki kişiye yönlendiriyoruz.
Carl Rogers’ın (1957) hümanistik yaklaşımında vurguladığı gibi, empatik bir dinleme ortamı, bireyin kendini güvende hissetmesini sağlar. İlişki danışmanlığında öğrenilen yansıtıcı dinleme tekniğiyle, partnerimin söylediklerini kendi kelimelerimle tekrar ettiğimde, onun gerçekten anlaşıldığını hissettiğini gördüm.
Örnek:
Partner: “Kendimi görünmez hissediyorum.”
Yanıt: “Görülmediğini ve anlaşılmadığını hissediyorsun, bu seni üzüyor gibi.”
Bu tür bir yanıt, savunmayı değil, bağlantıyı güçlendiriyor. Bakınız: İlişki Danışmanlığıyla İletişim Krizlerini Çözmenin 7 Etkili Yolu
2. Duyguların Diline Hakim Olmak
İlişkilerde sıkça yaşanan krizlerin temelinde, ifade edilmemiş veya yanlış ifade edilmiş duygular bulunur. Daniel Goleman’ın (1995) duygusal zekâ kuramı, ilişkilerde başarıyı belirleyen en önemli unsurlardan birinin duygusal farkındalık olduğunu söyler.
Aşağıdaki tablo, duygusal zekâ becerilerinin ilişkilerde nasıl işlev gördüğünü gösterir:
| Duygusal Zekâ Becerisi | İlişkideki Yansıması |
| Öz farkındalık | Duygularını tanıma ve dürüstçe ifade etme |
| Öz düzenleme | Tartışma anında tepkileri kontrol edebilme |
| Empati | Partnerin duygusal ihtiyaçlarını sezebilme |
| Sosyal beceriler | Çözüm odaklı ve açık iletişim kurabilme |
Duygusal farkındalık, “Ben aslında ne hissediyorum?” sorusunu sorabilmektir. Bu farkındalık arttığında, suçlayıcı değil açıklayıcı bir dil ortaya çıkar.
3. “Sen” Değil, “Ben” Dili Kullanmak
İletişim danışmanlığında öğrenilen en etkili tekniklerden biri “Ben dili” kullanımıydı. “Sen hep geç kalıyorsun” gibi ifadeler, karşı tarafın savunmaya geçmesine neden olurken, “Geç kalındığında kendimi önemsiz hissediyorum” gibi bir ifade, duyguyu merkeze alır.
Thomas Gordon’un (1970) “Etkin Dinleme ve Ben Dili” çalışması, ilişkilerde empatik ve sorumlu iletişimin temelini oluşturur. Ben dili, karşı tarafı suçlamak yerine duygunun sahipliğini kabul eder ve çözümün kapısını aralar.
Bakınız: Aşkın İnce Dengesi: Çift Terapisi Yaklaşımları
4. Çatışmayı Tehdit Değil, Fırsat Görmek
John Gottman (1999), ilişkilerde çatışmanın kaçınılmaz olduğunu ancak önemli olanın bu çatışmaların nasıl yönetildiği olduğunu belirtir. İlişki danışmanlığı sürecinde öğrenilen bir diğer şey, tartışmalardan kaçmak yerine onları gelişim fırsatına dönüştürmekti.
Sağlıklı bir çatışma yönetimi için üç adım izlenebilir:
- Önce duyguları fark etmek
- Daha sonra ihtiyaçları ifade etmek
- Son olarak çözüm için birlikte düşünmek
Bu adımlar, “kazanan” bir taraf yerine “birlikte kazanan” bir ilişki anlayışı yaratır.
5. Beden Dili ve Sessiz Mesajların Gücü
Konuşmaların yalnızca %7’si kelimelerle, geri kalanı ise tonlama ve beden diliyle aktarılır (Mehrabian, 1972). Danışmanlıkta, sözsüz iletişimin önemini fark ettim. Göz teması kurmak, açık bir duruş sergilemek ve yumuşak bir ses tonuyla konuşmak, ilişkinin duygusal güvenliğini pekiştirir.
Birçok çiftin iletişim krizi, söylenmeyen kelimelerden değil, verilen yanlış sinyallerden kaynaklanır. Dolayısıyla, beden dilinin farkında olmak, kelimelerin ötesinde bir anlayış geliştirir.
6. Geçmiş Yaraları Şimdiki Zamanla Karıştırmamak
İlişki danışmanlığı sürecinde öğrenilen en derin farkındalıklardan biri, geçmişte yaşadığım deneyimlerin bugünkü tepkilerimi şekillendirdiğiydi. Bowlby’nin (1988) bağlanma kuramı, çocuklukta ebeveynle kurulan bağın, yetişkinlikteki ilişki biçimini doğrudan etkilediğini açıklar.
Danışmanlıkta geçmiş yaralarla yüzleşmek, suçlama değil farkındalık yaratır. “Partnerim bana güven vermiyor” düşüncesi yerine “Güven eksikliği benim geçmiş korkularımla bağlantılı olabilir” demek, hem kişisel hem ilişkisel gelişim sağlar.
Bakınız: Sabotajcı İç Sesiniz: Kendinizi Neden Sürekli Engellersiniz?
7. Ortak Bir Dil ve Ritim Yaratmak
Her çiftin kendi içinde benzersiz bir iletişim dili vardır. Danışmanlık süreci, bu dilin farkına varmayı ve gerektiğinde yeniden inşa etmeyi öğretir. Ortak bir ritim, yalnızca konuşmalarda değil, birlikte geçirilen zamanda da ortaya çıkar.
Gottman’ın (1999) araştırmalarına göre, günlük küçük olumlu etkileşimler –örneğin “günaydın demek” veya “nasılsın?” diye sormak– uzun vadede ilişkinin dayanıklılığını artırır. Küçük jestlerin büyük duygusal yatırımlar olduğu unutulmamalıdır.
8. Sessizliği Korkulan Değil, Şifalı Bir Alan Olarak Görmek
İlişki danışmanlığında fark ettiğim bir diğer önemli nokta, sessizliğin iletişimsizlik anlamına gelmediğidir. Bazı anlarda susmak, düşünmek ve duyguları düzenlemek gerekir. Sessizlik, doğru kullanıldığında duygusal derinliği artırır.
Bir tartışma anında nefes almak, kısa bir ara vermek ya da sadece yan yana oturmak, sözcüklerden daha çok şey anlatabilir. Bu, ilişkiyi sakinleştirir ve güveni pekiştirir.
Sonuç: Konuşmayı Öğrenmek, Sevmeyi Öğrenmektir
İlişki danışmanlığı, bana konuşmanın sadece kelimelerden ibaret olmadığını öğretti. Sağlıklı iletişim; dinlemeyi, duyguları fark etmeyi, sabretmeyi ve anlamayı içerir. Partnerinle daha sağlıklı konuşmak, aslında sevginin daha bilinçli bir biçimidir. Çünkü iyi iletişim, sevgiyi ifade etmenin en saf yoludur.
Ancak, bu yaklaşımlar bireysel olarak değil, uzman bir hekim kontrolünde ve yönlendirilmesiyle uygulanmalıdır. Psikolojik destek çalışmaları yalnızca alanında uzmanlaşmış klinik psikologlar tarafından yürütülmeli, fizyolojik yöntemler ise ilgili sağlık profesyonellerinin önerileri doğrultusunda değerlendirilmelidir.
Kaynakça
- Bowlby, J. (1988). A Secure Base: Parent-Child Attachment and Healthy Human Development. Basic Books.
- Goleman, D. (1995). Emotional Intelligence. Bantam Books.
- Gordon, T. (1970). Parent Effectiveness Training. New York: Wyden Books.
- Gottman, J. M. (1999). The Seven Principles for Making Marriage Work. Crown Publishers.
- Mehrabian, A. (1972). Nonverbal Communication. Aldine-Atherton.
- Rogers, C. R. (1957). The necessary and sufficient conditions of therapeutic personality change. Journal of Consulting Psychology, 21(2), 95–103.
